Doğa Koleji CIO’su Hakan İnanır ile kişisel başarı yolculuğundan, bulut sektörünün gelişiminden ve Doğa Koleji’nin gelecek dönem stratejilerine kadar uzun soluklu bir sohbet gerçekleştirdik.
1. Bize profesyonel yolculuğunuzdan bahsedebilir misiniz? Sizi bugünkü konumunuza getiren ne oldu?
Profesyonel yolculuğuma başladığım ilk günü hatırlıyorum. Üniversiteden yeni mezun olmuştum. Ailevi ve ekonomik şartlar nedeniyle Anadolu’nun güzel ama imkanları kısıtlı bir şehrinde serüvenim başladı. Çalıştığım her işte, hiçbir zaman bana verilen görev tanımıyla kendimi sınırlandırmadım. Daima o şirketin büyük resmini görmeye, diğer birimlerin bu resme hangi noktalara dokunduklarını anlamaya ve bulunduğum yere daha fazla katkı sağlamaya çalıştım. Bununla birlikte, kendimi de sürekli geliştirip yetiştirmeye özen gösterdim. Biraz şans veya kader mi yoksa çabaların tezahürü mü dersiniz bilinmez ama önce aynı şirket içinde Ankara’dan, sonra da sektör değiştirerek İstanbul’dan gelen teklifleri değerlendirdim.
47 yaşından sonra iki yüksek lisans yaparak teknik eğitimim yanına sosyal bilimleri de ilave ettim. Bu da yetmedi, 51 yaşında ikinci lisans programından da mezun oldum. Galiba, ne iş yaparsam yapayım insanların hayatında olumlu dokunuşlara sebebiyet verecek, ülkemize ve dünyaya katkı sağlayacak katma değerli çıktıları olan ulvi amaçlar taşıyorsa daha fazla mutlu oldum. Bu anlamda, ülkemizin birçok e-devlet dönüşüm programına kıyısından köşesinden dahil olmuş bir yolculuğu, eğitim sektöründe sürdürmeye devam ediyorum.
2. Türkiye’nin teknolojiye en çok yatırım yapan şirketlerinden birinde, teknoloji yönetiminin başında olmak nasıl bir duygu?
Kritik bir görev üstlendiğimi düşünüyorum. Sadece işletme sürekliliği açısından değil, kullandığımız teknolojiyle verdiğimiz hizmetin kalitesini arttırmak, çalışanlarımız ve öğrencilerimizin işlerini kolaylaştırmak için de çok kritik kararlar alıyoruz. Aynı zamanda Ata’mızın koymuş olduğu muhasır medeniyetler seviyesine erişmemizin yolunun eğitimden, eğitim kalitesinin arttırılmasının ise teknolojiden geçtiğine inanıyorum.
3. Önümüzdeki 3 yılda hangi teknolojilerin işletmeler için vazgeçilmez olacağını düşünüyorsunuz? Sizce bu teknolojiler geleceğin BT liderleri için gerekli yetenek profilini nasıl değiştirecek?
Bir kere bilişim sektöründe yetişmiş insan kaynağı bulmak ve bu kaynağı elde tutmak gün geçtikçe zorlaşıyor. Pandemi, dünyamızı asla geri dönülmeyecek şekilde değiştirdi. Bu nedenle, donanım tarafında bizim gibi IAAS ve PAAS politikalarını benimsemiş firma sayısının süratle artacağını düşünüyorum. Yazılımda ise low code ve no code tarzı uygulamaların gün geçtikçe daha fazla yer alacağı bir dönem geçireceğiz gibi duruyor.
BT liderlerinin, önümüzdeki dönemde salt teknik kimliklerinden daha fazla sıyrılacağını, çalıştıkları kurumun dijital dönüşüm liderleri olmalarının yanı sıra; yönetimde daha fazla söz sahibi, bütçe planlamadan pazarlama ve e-ticaret faaliyetlerine kadar birçok alanda iş birliği içinde çalışabilecek şekilde kendisini yetkin hale getirmiş bir profile sahip olacaklarına eminim.
4. Bulut bilişim büyük fırsatlar getiriyor. Doğa Koleji bulut teknolojilerini nasıl kullanıyor ve hangi stratejileri izliyor?
Doğa Koleji, hibrit bulut teknolojilerini benimseyen bir eğitim kurumudur. On binlerce öğrencisi, 100’ün üstünde kampüsü, binlerce çalışanı bulunan Doğa Koleji’nde eğitim, kurumsal hizmetler ve Office 365 için farklı bulut ortamları bulunmaktadır. Her biri yedekli olarak konumlandırılmış olan sistem hizmetlerimizin kapasiteleri, ihtiyacımız halinde çözüm ortaklarımız tarafından süratle arttırılıp azaltılabilmektedir. Bu noktada kurumsal tarafta %100 sanallaştırılmış sunucuları üzerinde hizmet aldığımız Bulutistan firması ve işinin ehli ekibinin her zaman yanımızda olduğunu bilmek bize güven vermektedir.
5. Önümüzdeki beş yıl içinde bulut bilişim için en büyük zorlukların neler olacağını düşünüyorsunuz?
Bu konuda, mevcut IT lideri profilim nedeniyle şöyle bir cevap vermeyi uygun buldum: Bulut bilişimin yaşayacağı zorluklar bizi çok ilgilendirmiyor. Zira çözüm ortağımız Bulutistan, hangi zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsın üstesinden gelecektir. Regülatif mevzuatta bir değişiklik olmadığı sürece, aşılamayacak bir zorluk yaşamayacağımızı düşünüyorum.
6. 20 yaşında en büyük hayaliniz neydi? Şimdiki en büyük hayaliniz nedir?
O yaşlarda en büyük hayalim, 40 yaşına geldiğimde Başbakan ve sonrasında Cumhurbaşkanı olmaktı. Şimdiki en büyük hayalim, profesyonel hayatıma devam ederken, sosyal bilimler alanında doktora yapmak ve belli bir yaştan sonra akademisyen olarak gençlere katkı sağlamaya çalışmaktır.
7. Düzenli olarak takip ettiğiniz bloglar var mı? Sadece teknoloji bloglarını takip etmediğinizi düşünüyoruz, kişisel hobilerle ilgili ya da farklı dünya mutfaklarından yemek tarifleri ile ilgili blogları da takip ediyor musunuz?
Seyahat ve dünya coğrafyasına karşı özel ilgim var. Bu nedenle teknoloji dışında özellikle bu tür konulardaki bazı blogları, Instagram hesaplarını takip ediyorum. Ayrıca zaman zaman kendimi Google Earth ve Maps’te dünyayı gezerken buluyorum.
8. Sizi en çok etkileyen ve insanların da ilham alacağını düşündüğünüz bir kitap önerisinde bulunur musunuz?
Arthur C. Clarke’ın 4 ciltten oluşan “RAMA” serisi beni derinden etkilemiştir. Uzay ve bilim merakı olan herkese tavsiye ederim.
9. İşinizin yoğunluğu ve zorlukları muhtemelen çok fazladır. Tüm bunlardan arta kalan zamanınızda eğlenmek için neler yaparsınız?
İstanbul’un değişik semtlerini keşfetmekten büyük keyif alıyorum. Bunun yanında zaman zaman mutfağa girip yöresel ya da dünya mutfağından meşhur olmuş yemekleri pişirmeye çalışmak da zihnen dinlendirici ve eğlenceli olabiliyor. Deneyim etkinliklerine (uçuş simülasyonu, açık hava konseri, workshop’lar vb.) katılmaktan hoşlanıyorum. Favori yazarlarımın yeni çıkan bir kitabını hemen alıp okumak da beni mutlu eden faaliyetler arasında yer alıyor.